From A World to Win News Service

Soma: How Long Do We Have to Keep Burying Our Dead?

Soma: Daha Ne Kadar Ölülerimizi Gömmeğe  Devam Edeceğiz

(English and Turkish)

May 22, 2014 | Revolution Newspaper | revcom.us

 


May 19, 2014. A World to Win News Service. The following statement on the Soma mine disaster was prepared for distribution in English and Turkish by Ishak Baran. The Turkish version follows.

A horrendous crime has taken place and righteous fury is sweeping the country. The sentiment of millions from Diyarbakir to Istanbul is that every single one of the guilty must be brought to justice. The people are resolute in their demand that this crime be brought completely into the light of day.

The boundless arrogance, the disregard for human life and suffering of the people, the threats and the taunts, from Tayyip and his clique, has rubbed salt into the wounds of the people.
 
They cannot be allowed to get away with this.

Heroes from among the miners went back to rescue others, some of them giving their lives in the process of saving others. And what did this Regime of Vicdan [“conscience”] do? What face did it show the people? They sent the police and gendarmes to “secure” the area for their official visits and contain the boiling resentment of the families and others waiting desperately for news of the rescue effort.   

And how did Erdogan show himself as he claimed to be the real agent of "hizmet" [service] to the people? He dared to pronounce that these "accidents" are in the nature [using the Koranic word "fitrat"] of this line of work. When his explanation drew boos from the crowd, including many people who voted for him only weeks earlier, Erdogan, carefully protected by phalanxes of police, slapped them down. His trusted top aide viciously kicked a miner for protesting the attitude of the authorities.  

When the people need to dig out the rubble and save lives, the regime sends an army of 500 imams to "soothe their souls" and counsel patience instead of protest. Excruciatingly loud amplified readings of the Koran were used to drown out the painful mourning of the people and make consolation and discussion among the people themselves impossible.

They moved to oppress the people, deaden their consciousness, muffle their anger, and reassert the authority of the state and army.  

It is clear to millions that a regime whose top representatives behave in this fashion is revealing its true character. It has no legitimacy, it cannot hide behind the charade of its electoral victory. Its laws, its morality, its way of governing, its reaction to its own wrongdoings, all show its thoroughly rotten anti-people nature. It needs to be overthrown.

Erdogan is the face of this capitalist system and his mission is to protect it and build it up. The capitalist enterprise in the Soma mines concentrates and reveals the true workings of this brutal people-eating system. The rapid capitalist development in Turkey that Erdogan never stops boasting about, and that has been held out as a model to the people of the region, is based upon and cannot live without this kind of exploitation, the destruction of life and nature in the interests of profit. The capitalist logic compelled the authorities to ignore all of the increasingly frequent warning signs that workers, technicians and scientists were all pointing to.

Some officials are being investigated, as a small minor concession to the people, so that the master criminals can continue to assure the functioning and further acceleration of this criminal system. While people are correct to be focusing their anger on the regime, it is important to watch out for other sections of the ruling classes and their political representatives who are trying to use the anger and the struggle of the people for their own schemes to save the capitalist system with themselves in charge.

The brutal nature of the regime, the breakneck capitalist development and the authoritarian features of the government are integrally connected to the ambitions and drive of the ruling class to obtain a bigger share and role in the region within the framework of the world imperialist system. This same process is feeding conflict and wars between and among the different reactionary forces in the region and the world imperialist powers.   

Islamic ideology is playing a crucial role in this drive. It is providing coherence and legitimacy to the main section of the capitalist ruling class in Turkey and justifies its claim for a regional role. However, the opposition that is voiced to growing political Islam from the Western imperialist powers and their cohorts in Turkey must never be allowed to fool the people. They have an even greater history of crimes and an even greater blood debt to the people -– from burying people alive in mines, slaughtering people in neo-colonial wars, destroying the livelihood of the peasantry in Turkey and much of the world, poisoning the environment and strangling the hopes of generations of people.

We can and must build a movement that connects the struggle to bring the criminals responsible for the Soma crime to justice with an overall struggle to overthrow the whole system. Its fundamental nature cannot be reformed. We must reject programs that promise a more tolerable or secular version of the same thing. Everything points to the system's completely outmoded, economic, political and ideological character. It is long past time to boldly bring forward the possibility and urgent necessity of a radically new society, socialism and communism. When political crisis starts to show itself, including around unexpected fault lines such as Gezi-Taksim and now around the mining massacre in Soma, we must seize the time, seize the hour. These battles must be fought with eyes raised to the task of building a movement committed to ready itself to finally and decisively overthrow this whole system, prepare minds and forces for revolution.
           
19 May 2014
Ishak Baran
(a veteran of the Maoist movement in Turkey and a supporter of Bob Avakian's new synthesis of communism)

 

Soma: Daha Ne Kadar Ölülerimizi Gömmeğe  Devam Edeceğiz

Dehşet veren facia boyutlarında bir suç işlendi ve ülkenin bir ucundan öbürüne halk saflarında haklı bir öfke kol gezmektedir. Diyarbakır’dan İstanbul’a milyonlarca insanın micaz ve talebi bu suçun sorumlularının istinasız her birisinin tek, tek adalet önüne getirilmesidir. Bu suçun ve faillerinin tamamen ve eksiksiz olarak gün ışığına çıkartılması talebinde halk kitleleri azimli ve kararlıdır.
Tayyip ve hempalarının sınır bilmez kabadayı küstahlıkları, insan hayatı ve ızdırabına vurdumduymazlıkları ve bir de kalkıp müstehzi tehditlerle yüklü halkı hiçe sayan tavırlarıyla insanların kanayan yarasına tuz basmaktadır.

Bu yaptıklarının yanlarına kar kalmasına izin veremeyiz.

Madenciler arasında kahramanlar  hiç tereddütsüz geri döndüler, içerdekileri kurtarmak için, o zor bela çıktıkları cehennem tünellerine ve bazıları hayatını verdi diğerlerini kurtarma çabasında. Ya peki bu ‘vicdan rejimi’ olma iddaasındakiler, ne yapma derdindeydiler?  Hangi yüzle, ne amaçla çıktılar halkın karşına, ne sergilediler kitlelere onların bu ızdırablı gününde? Polisi jandarmayı yığdılar olay yerine, makam itibarı kurtarma telaşıyla yapılacak beylik ziyaretlerinde  kendi güvenliklerini sağlama peşindeydiler; bir de, kurtarma faaliyetleri ve içerdekiler hakkında son haberlerin endişesiyle ocak girişinde bekleyen kitlelerin depreşip kaynayan öfkesini güvenlik güçleri ile dizginleyip bastırabilme derdindeydiler.

Peki millete 'hizmet'in esas temsilcisinin kendi olduğunu başkalarına karşı iddia eden Erdoğan ne sergiledi? Bu cins kazaların bu işin 'fıtrat'ında oldu [kasten Kuran Arapçası kullanarak]beyan etme cüretini gösterdi. Bu izahatı kitlleler tarafından yuhalanınca --ki bu insanlardan belkide birçoğu sadece birkaç hafta önce kendisine oy vermişlerdi-- Erdoğan etrafındaki korumacı duvarlarına üvenerek onlara yakapaça girişti. Kendisinin en yakın müşavirlerinden birisi de yetkililerin tavrı ve yaklaşımını protesto etmek isteyen bir madenciyi iki jandarma tarafından yere mıhlanmiş halde buılup insafsizca tekmeleyi reva gördü.

Halk felaket altından kazıp insan canı kurtarma derdindeyken rejim kendi hesabına hareketle onların micazı yatıştırmak ve protesto yerine sabır telkin etmeleri amacıyla 500 adet imamı seferber etti. Kulakları sağır edecek şekile hoperlörlerden bağıttırılan Kuran metinleri ve dua okumalrıyla kitlelein ruh hali, aci feryadları ve birbirlerini teselli eden dayanışmasını sindirip bastırmaya koşuştular.

Halk kitlelrini bastırmak, bilinclerini köreltip uyuşturmak, öfkelerini boğup bastırmak, devlet ve ordunun otoritesini tekrar tesis ve teyid etmek derdindeydil

En kıdemli temsilcilerin şahsında böyle davranan bir rejim kendi gerçek niteliğinin ne olduğunu milyonarca ınsana apaçık sergilemiş oluyor. Bu rejimin bir meşrutiyeti yoktur, seçim zaferi denen orta oyunu düzenbazlığı ardına sığınamaz. Tertibi, kanunlarıyla, ahlakıyla, hükümet olma  ve yönetim tarzıyla, kend suç ve hatalarına yaklaşımıyla, bunların tümü ve herbir tekiyle bu rejim kendisinin baştan aşağı, iliğine dek kokuşmuş , halk düşmanı niteliğini ortaya dökmüştür.
Devrilmesi, bertaraf edilmesi gereklidir.

Erdoğan bu kapütalist düzenin çehresidir, misyonu bu sistemin muhafazası ve daha da geliştirilmesidir. Soma madenlerindeki kapitalist işletme(ler)  bu düzenin insan tüketen vahşi işleyişinin gerçeklerini sergiliyor ve onların yoğun ifadesi durumundadır. Erdoğan’ın her fırsatta kasılarak övündüğü Türkiye’de  hasıl olan ve bölge halklarına da model olarak sunulan  hızlı kapitalist gelişme işte bu tür sömürü, insan hayatı ve tabii çevrenin kar uğruna böylesi mahvedilmesi temelinde sağlanmaktadır ve ve bunsuz devam ettirilmesi de mümkün değildir. Soma’daki insan kıyımı öncesinde maden işçilerinin ve teknisyenlerin ve dışardan diğer ilgi uzmanların ve gözlemcilerin yaptığı ve giderek sıklaşan uyarılara ve endişelere otorite sahiplerinin kulak ardı edip bilmezlikten gelmeleri, kapitalist üretim mantığının getirdiği güdü ve mecburiyetlerden kaynaklıdır.

Alt düzeyden sorumlular ve yöneticileden bazıları şimdi soruşturma altıda veya tutukludur, ki böylelikle halka yatıştırmak amacıyla küçük bir taviz verme yoluyla suç şebekelerinin ağababaları, ustaları bu suç düzeninin işleyişine devamı ve daha da hızlandırılmasını güvence altına alabilsinler. Halkın öfkesinin bu rejimi odaklayıp hedef almasının doğru olmasına rağmen, şunun da hic gözden kaçırılmaması gerekir ki hakim sınıfların diğer kesimleri ve onların siyasi temsilcileri halkın öfkesi ve mücadelesini kendi tezgahladıkları oyunlara alet ederek  bu kapitalist düzeni kendi yönetimleri altında muhafaza etmek istiyorlar.

Bu rejimin merhaametsiz hoyratlıkları, dolu dizgin kapitalist gelişme güdüsü ve de hükümetin artan otoriter hususiyetleri, hakim sınıfın  emperyalist dünya düzeninin yapılandırmaları çerçevesinde bu bölgede daha büyük bir pay ve rol elde etme hülyaları ve dürtüsünün entegral öğeleridir. Bu sürecin kendisi bölgedeki farklı gerici güçler içinde ve arasında ve dünya emperyalistleri arasında çatışmaları kızıştırmaya ve savaşaları körüklenmesine malzeme temin etmekteir.

İslam ideolojisi hakim sınıfın  bu süreç güdüşünde canalıcı role sahiptir,  Türkiye hakim sınıfının bir ana kesimine bütünlestirici, bünye oluşturucu ve meşru’luk temin edici bir rol oynuyor ve bölgedeki emellerini de gerekçelendirmeğe hizmet ediyor. Ne var ki, güçlenmekte olan siyasi Islam’a karşı Batılı emperyalistler  ve onların Türkiye’deki işbirlikçileri tarafından seslendirilen karşıtlık ve muhalefetin kitleleri aldatmasına kesinlikle imkan verilmemelidir.Onların halklara karşı işledikleri suçların tarihiçesi ve halklara olan kan borcu çok daha yüklü ve ağırdır –insanları köle emeği için canlı canlı madenlere gömeten, yeni-sömürgecilik savaşlarında kıyımdan geçirmeğe, Turkiye dahil dünyanın dörtbir yanında köylülüğün yaşam ve geçim koşullarını mahvetmekten, çevreyi zehirleyip nesiller boyu insanlığın ufuklarını geleceğe doğru karartmaya dek, onların suç daha da yüklüüdür.

Soma’ da işlenen suçların sorumluları ve faillerinin adalet karşısına çıkarılması için micadelenin bu düzeni devirmek için gerekli olan mücadele ye canlı bağını tesis edece bir hareket inşa edebliriz ve bunun inşası gereklidir. Bu düzenin temel niteiğini reformlarla ihya etmek mümkün değildir. Aynı şeyin daha tahmmüle gelir ve bir seküler devşirmesini vaat  eden programlar reddedilmelidir. Herşey bu düzenin miyadını iktisadi, siyas ve ideololik açıdan çoktan doldurmuş olduğuna işaret etmektedir.  Kökten farklı nitelikte bir toplumsal düzenin , sosyalizm ve communizmin gerçekleştirilmesinin imkanlar dahilinde ve kendisini şiddetle hissettiren bir ihtiyaç olduğunu ortaya konmasının vakti çoktan gelmiştir. Gezi-Taksim direnişlerinde, şimdi de Soma’daki kıyıma karşı şekillenen fay hattları etrafında olduğu gibi siyasi kriz mayalanmaya başlar başlamaz, zamana ve güne hükmümüzü geçirmek üzere harekete geçmeliyiz . Siyasi muhabereler  zihinleri ve güçleri devrime hazırlayacak tarzda,  insanların görüş zaviyesini bu sistemi nihayetinde toptan devirmeye muktedir ve buna azmetmişbir hareket inşa etme görevine yükseltecek  nitelikte yürütülmelidir,

19 Mayıs 2014
Ishak Baran 
(Türkiye’deki Maoist hareketin aktivistelerinden ve Bob Avakian’ın ortaya koyduğu komünism yeni sentezinin bir savunucusu)

 

A World to Win News Service is put out by A World to Win magazine, a political and theoretical review inspired by the formation of the Revolutionary Internationalist Movement, the embryonic center of the world's Marxist-Leninist-Maoist parties and organizations.

 

Volunteers Needed... for revcom.us and Revolution

Send us your comments.

If you like this article, subscribe, donate to and sustain Revolution newspaper.